İsteğe Bağlı İnternet Yayınlarının Hukuki Değerlendirilmesi
ÖZET

Teknolojide meydana gelen gelişmelerle birlikte internetin bize sunduğu hizmetler oldukça çeşitlenmiş ve internet klasik anlamdaki televizyon ve radyo hizmetlerinin önüne geçmeye başlamıştır. İnternetin dinamik ve değişen yapısına karşılık olarak yeni hukuki düzenlemeler ve tedbirler uygulanmaya başlamıştır. İşbu makalemizde bu bağlamda hayatımıza yeni bir kavram olarak giren isteğe bağlı internet yayınlarının ne olduğu ifade edilmeye çalışılmıştır. Mevcut yasal düzenlemeler ayrı ayrı değerlendirilmiş ve sonra sonuca bağlanmıştır.

Anahtar Sözcükler: İnternet, Bilişim, İsteğe Bağlı İnternet Yayınları, İnternet Yayınları, Televizyon, Radyo, Erişim Engelleme, Medya Hizmet Sağlayıcıları, Platform İletmecileri, Bireysel İletişim Hizmetleri, Erişim Sağlayıcı, Yer Sağlayıcı, İçerik Sağlayıcı, BTK, RTÜK

İÇİNDEKİLER
ÖZET
1) İNTERNETİN TANIMI VE TARİHSEL GELİŞİMİ
2) İSTEĞE BAĞLI İNTERNET YAYINLARI KAVRAMI
3) YASAL DÜZENLEMELER
I. İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ VE BU YAYINLAR YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİ HAKKINDA KANUN
A. İNTERNET SUJELERİNİN GÖREV VE YETKİLERİ
B. ERİŞİM ENGELLEME KARARININ VERİLMESİ
II. RADYO VE TELEVİZYONLARIN KURULUŞ VE YAYIN HİZMETLERİ HAKKINDA KANUN
A. MEDYA HİZMET SAĞLAYICILAR
B. PLATFORM İŞLETMECİLERİ
C. BİREYSEL İLETİŞİM HİZMETLERİ
4)DEĞERLENDİRME
SONUÇ

 1. İNTERNETİN TANIMI VE TARİHSEL GELİŞİMİ

Dünyada meydana gelen ve günden güne gelişmeye devam eden teknolojik yenilikler ile birlikte internet hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş ve yeni teknolojik buluşların ortaya çıkmasının yanı sıra hukukun değişen hayata uyum sağlaması zaruretini doğurmuştur. Yasal düzenlemeleri incelemeye başlamadan önce kısaca internetin tanımına ve tarihsel gelişimine değinmek yerinde olacaktır.

Teknik bir tanımla internet, dünya üzerinde bulunan tüm bilişim ağlarının ve bilgisayarların TCP/IP denilen bir yöntemle (protokolle) birbirine bağlanmasıyla oluşan, dünyadaki en büyük ve kapsamlı insan ve makine birliğini sağlayan ağ sistemidir.[1]

Buradan hareketle internet; birden fazla haberleşme ağının birlikte meydana getirdiği metin, resim, müzik, grafik, yazılı metin vb. g,b, dosyalar ile bilgisayar yazılımlarının, kısaca insanlar tarafından oluşturulmuş her türlü bilginin veri halinde paylaşıldığı ve iletildiği bilişim sistemleri arasındaki ağ olarak tanımlanabilir.[2]

Günümüzdeki anlamıyla interneti bulan kişi, 23 Haziran 1943’te Newhaven’da doğan Vinton Cerf’tir. 1966 yılında California’daki Stanford Üniversitesi Matematik Mühendisliğinden mezun olan Cerf, işitme engelli eşinin dış dünyayla iletişimini sağlamak üzere bilgisayarlar arasındai veri transferi olayını belirli temellere oturtmaya çalışmıştır. Cerf’in çalışmalarının ilham kaynağı, o dönemlere denk gelen süreçte Amerikan ordusu tarafından 1969’da kurulan ARPANET isimli internet benzeri geniş bir yerel ağdır. Cerf, 1970 yılında resmen kullanılmaya başlanan çalışmasının ardından, 1973-1972 yılları arasında TCP/IP protokolünün geliştirilme sürecinde yer almıştır. Bu protokolün resmen kullanılması ile dünyanın her yerinden internete bağlanmak mümkün olmuştur.[3]

Soğuk Savaş döneminde ABD’de, olası bir nükleer savaş tehlikesi karşısında askeri iletişimin korunması amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu kapsamda, ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı bir kuruluş olan ARPA (Advanced Research Projects Agency – Gelişmiş Araştırma Projeleri Dairesi) tarafından tek bir ana bilgisayar ünitesinden bağımsız olarak çalışabilen bir bilgisayar ağı oluşturulmuştur. ARPANET adıyla oluşturulan askeri bilgisayar ağı sayesinde 1969 yılında Los Angeles, Santa Barbara, Stanford ve Salt Lake City kentlerindeki dört büyük bilgisayar arasında bilgi transferi gerçekleştirilmiştir. 1980 yılına kadar kullanılan ARPANET, bu tarihten itibaren ABD ordusunun faaliyetlerini yeni kurduğu “MILNET” ağına taşımasıyla sivil kullanıma bırakılmıştır. ABD dışında İngiltere ve Japonya’da da yeni ağ sistemleri oluşturulmuştur. 1984 yılında JANET adıyla İngiltere’de kurulan ağ, ABD dışında kurulan ilk ağ sistemi olma özelliğini taşımaktadır. National Science Foundation tarafından NFS Net sistemi devreye sokulmuştur. 1990’ların başında ise, Wais, Gopher ve Web gibi internet servisleri açıklanmıştır.[4]

Günümüzde, yeni nesil internet teknolojileriyle birlikte kullanıcılar internette yorumlarını yazabilmekte, resimlerini gönderebilmekte ve bizzat içerik oluşturarak içeriğin bir parçası olmaktadırlar. Diğer bir ifadeyle kullanıcılar edilgen olmaktan çıkarak aktif bir içerik sağlayıcı konumuna gelmektedir. İşte tüm bunları sağlayan teknolojinin adı Web 2.0’dır. Web 2.0, içeriğini  site yayıncılarının değil, bizzat siteyi kullanan ziyaret eden kişilerin oluşturduğu web dönemini ifade etmek için kullanılmaktadır. [5]

Türkiye’de ilk internet bağlantısı ise 1990’lı yılların başında gerçekleştirilmiştir. Bu bağlantı 12 Nisan 1993 tarihinde TÜBİTAK destekli bir proje kapsamında ODTÜ’den gerçekleştirilmiştir.[6]

2. İSTEĞE BAĞLI İNTERNET YAYINLARI KAVRAMI

Ülkemizde medya sektöründe yaşanan hızlı değişimler , zaman zaman yaşanan siyasi baskılar ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan sıkı yasal düzenlemeler sonucu televizyon yayınları zamanla birkaç büyük medya şirketinin tekeli haline gelmiş ve bunun karşısında izleyici kitlesi sınırlı ve benzer konulardan oluşan içeriklere ilgisini yavaş yavaş yitirmeye başlamıştır. Televizyon sektöründe meydana gelen kısırlaşmaya paralel olarak internetin her an ulaşılabilir niteliği, içerik oluşturmanın kolaylığı ve düşünce ve ifade özgürlüğünün en yalın haliyle kullanılabiliyor olması dünyada yeni teknolojik oluşumları beraberinde getirmiştir.

Youtube meydana gelen oluşumlardan şüphesiz ilk akla gelendir. Web 2.0 teknolojisinin beraberinde getirmiş olduğu sosyal medya ortamlarından olan YouTube, kullanıcıların video izlemek, yüklemek ve paylaşmak üzere tercih ettiği yeni nesil internet uygulamalarındandır. Genellikle bireysel kullanıcıların yükledikleri videolardan oluşan platform, son yıllarda dizi ve filmlerin de yayınlandığı bir yer haline gelmiştir.

Netflix, Amazon Prime, Hulu vb. uygulamalar ise üyelerin aylık veya yıllık olarak belirli bir ücret ödemesi karşılığında üyelik kapsamında çevrimiçi olarak platform arşivinde bulunan dizi, film ve belgeselleri izleyebilmesine imkan tanıyan oluşumlardır. Aynı zamanda sahip oldukları geniş cihaz yelpazesiyle birlikte televizyon, mobil cihaz ve bilgisayar üzerinden izlenebilmekte ve böylece üyelerine her yerden erişim kolaylığı sağlamaktadır. Ülkemiz de yaşanan gelişmelere ayak uydurmuş ve Blu Tv, Puhu Tv gibi sayısı her geçen  artan başkaca çevrimiçi platformları hayata geçirmiştir.

Görsel içerik sağlayıcılara ek olarak Spotify ve Fizy gibi dünya çapında şarkılara ve diğer içeriklere anında erişim imkanı sağlayan dijital müzik, podcast ve video aktarma hizmetleri bulunmaktadır. Aynı şekilde, belirli bir ücret ödemesi karşılığında çevrimiçi hizmetten yararlanılabilmektedir.

İnternetin serbest yapısının olumlu getirilerinin yanında sağladığı imkanların suiistimal edilebilir niteliği yeni hukuki düzenlemeleri beraberinde getirmiştir. Bunun yanında, internet üzerindeki platformların günden güne çeşitliliği artmakta ve niteliği değişmektedir. Yasal düzenlemeler internet yayınlarını bir adım geriden takip etmekte ve var olan gelişmelere uyum sağlamaya çalışmaktadır. Tartışmasız son günlere damgasını vuran en büyük gelişme 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanuna eklenen 29/A maddesi ile beraberinde 1 Ağustos 2019 günü Resmi Gazete’de yayınlanan Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı İnternet Yayınlarının İnternet Ortamından Sunumu Hakkındaki Yönetmeliktir. Nitekim “İsteğe Bağlı İnternet Yayınları” kavramı yapılan bu değişiklik ile birlikte hayatımıza girmiş ve Yönetmeliğin 4. Maddesinde “Programların kullanıcının seçtiği bir zamanda ve/veya münferit isteği üzerine medya hizmet sağlayıcı tarafından düzenlenmiş bir program kataloğuna bağlı olarak izlendiği veya dinlendiği yayın hizmetini” [7] isteğe bağlı yayın hizmeti kavramı ilk kez tanımlanmıştır.

3. YASAL DÜZENLEMELER

Ülkemizde internet bağlantısı gerçekleştikten sonra uzun yıllar hukuki bir düzenleme yapılmamış ve internet özgür bırakılmıştır. Ancak belli bir süre sonra hukuka aykırı eylemlerin artması ile birlikte önce adli ve idari mahkemeler tarafından kararlar alınmış, sonrasında da buna ilişkin yasal ve idari düzenlemeler yapılmıştır. Çalışmamızda mevcut yasal düzenlemeler kısaca incelenecek ve isteğe bağlı internet yayınları  ile ilişkilendirilmeye çalışılacaktır.

 I. İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ VE BU YAYINLAR YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİ HAKKINDA KANUN

Dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak, ülkemizde de, internet dahil hızla yaygınlaşan elektronik iletişim araçlarının sağladığı imkânların suiistimal edilmesi suretiyle işlenen suçlarla mücadele konusunda etkin ve doğru bir yapılanmayı mümkün kılabilmek amacıyla 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun 04.05.2007 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yapılan düzenlemenin gerekçesinde aileyi, çocukları ve gençleri internet dahil elektronik iletişim araçlarının suiistimal edilmesi suretiyle uyuşturucu ve uyarıcı madde alışkanlığı, intihara yönlendirme, cinsel istismar, kumar ve benzeri kötü alışkanlıkları teşvik eden yayınların içeriklerinden korumak için gerekli önleyici tedbirlerin alınması ile elektronik ortamda çocuğa, gençliğe ve aileye yönelik ağır saldırıların önlenmesinin amaçlandığı görülmektedir.

Kabul edilen yasal düzenleme ile birlikte yeni bilişim suçları kategorisi oluşturulmamakta ve suçlar işlendikten sonra devreye girecek idari ve cezai yaptırımlar getirilmemektedir. Türk Ceza Kanununda yer alan belirli suçların internet dahil elektronik ortamda etkilerini sürdürmesinin, idari ve yargısal koruma tedbiri olmak üzere belirlenen iki yöntemle önlenmesi mümkün kılınmaktadır. Bu amaçla, söz konusu kanunda yer alan bazı suçların, elektronik ortamda işlenmesinin içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden önlenmesine ilişkin esas ve usuller belirlenmiştir.

A. İNTERNET SUJELERİNİN GÖREV VE YETKİLERİ

Yasanın 1. Maddesinde yasanın amacı ve kapsamı “içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Kanun gerekçesi ve yasanın kanuni amacı birlikte değerlendirildiğinde kanun koyucunun suçla mücadele etmek amacıyla internet sujelerinin sorumluluklarını belirlediği görülmektedir. Ancak kanunun amacını yalnızca suçla mücadeleye indirgemek doğru olmayacaktır. CMK’da düzenlenen genel koruma tedbirlerinden farklı olarak asıl amaç suçla mücadele ve delillerin toplanmasından çok suçun sonuçlarının ortadan kaldırılması ve devamının engellenmesidir.[8]

İçerik sağlayıcı 5651 sayılı Yasanın 2. Maddesinin 1. Fıkrasının (f) bendinde, internet ortamında kullanıcılara her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır. Yasanın 4. Maddesinde ise “İçerik sağlayıcı, internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumludur.” denilmek suretiyle içerik sağlayıcıların, internet ortamında kullanıma sundukları, web sitelerine yükledikleri, sanal ortamda yer almasını bir şekilde sağladıkları her türlü içerikten sorumlu oldukları belirtilmektedir. Aynı düzenleme Uygulama Yönetmeliğinin 6. Maddesinde de yer almaktadır. Yasanın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının ilk tümcesinde “İçerik sağlayıcı, bağlantı sağladığı başkasına ait içerikten sorumlu değildir.” denilmek suretiyle açık bir şekilde içerik sağlayıcıların, bağlantı verdiği ve ulaşılmasını sağladığı başkasına ait içerikten sorumlu olmayacakları kabul edilmektedir. Örneğin bir web sitesi sahibinin sitesi üzerinden başka web sitelerine ”link” ya da “banner” şeklinde bağlantı vermesi ve söz konusu bağlantıların içeriğinde hukuka aykırı içeriklerin bulunması halinde bundan sorumlu olmayacaktır.

Yer sağlayıcılar, 5651 sayılı Yasanın 2. Maddesinin 1. Fıkrasının (m) bendinde, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır. Türkiye’de yer sağlayıcı olarak faaliyet gösterebilmek için Faaliyet Yönetmeliğinde belirtilen esaslara göre faaliyet belgesinin alınması gerekmektedir. Söz konusu yer sağlayıcıların kimler olduğu ve faaliyet belgelerine ilişkin ayrıntılı bilgilere Bilgi Teknolojileri ile İletişim Kurumu’nun web sayfasından ulaşılabilmektedir.[9] İlgili web sayfasında kendi bünyesinde hizmet veren yer sağlayıcılar ile ticari amaçlı hizmet veren yer sağlayıcıların detaylı listesi yer almaktadır. Yer sağlayıcılığı bildirimi yine kurumun web sayfasından yapılabilmektedir. Yasanın 5. Maddesinde yer sağlayıcının yani bilinen adıyla “host hizmeti/bulundurma hizmeti” verenlerin sorumluluğu “Yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre yer sağlayıcılar, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildirler. Şüphesiz bu düzenlemeyle yer sağlayıcıların hizmet verdiği milyonlar içerik hakkında bilgi sahibi olamayacağının kabulü ile hareket edilmiştir.

Maddenin 2. Fıkrasında ise yer sağlayıcıların, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, 5651 sayılı yasanın 8. Ve 9. Maddelerine göre usulüne uygun bir biçimde ilgililer tarafından haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak olanaklı olduğu takdirde, hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlü oldukları belirtilmektedir. Yasanın 8. Maddesinin 10. Fıkrasına göre, koruma tedbiri niteliğinde verilen erişime engelleme kararının varlığı halinde, ilgililerin hukuka uygun bir şekilde kendisine ilettiği erişim engelleme kararını teknik imkanı olduğu halde yerine getirmeyen yer sağlayıcıların sorumlularına, eylem daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilecektir. Yer sağlayıcılara getirilen bir diğer yükümlülük ise trafik bilgilerinin saklanmasına ilişkindir. 5651 sayılı Yasada yer sağlayıcıların trafik bilgilerini saklamalarına ilişkin düzenleme bulunmamaktadır; yasadan sonra yürürlüğe giren Faaliyet Yönetmeliğinde bu konuda düzenleme yapılmış ve yönetmeliğin 16. Maddesinde yer sağlayıcılar, trafik bilgilerini altı ay  saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla yükümlü tutulmuşlardır. Trafik bilgisi 5651 sayılı Yasanın 2. Maddesinde internet ortamında gerçekleştirilen her türlü erişime ilişkin olarak taraflar, zaman, süre, yararlanılan hizmetin türü, aktarılan veri miktarı ve bağlantı noktaları gibi değerlerin bütünü olarak tanımlanmaktadır.

Erişim sağlayıcılar, 5651 sayılı yasanın 2. Maddesinin 1. Fıkrasının (e) bendinde kişilere internet ortamına erişim olanağı sağlayan gerçek veya tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır. Türkiye’de erişim sağlayıcı olarak faaliyette bulunulabilmesi için Faaliyet Yönetmeliğinde belirtilen esaslara göre faaliyet belgesinin alınması gerekmektedir. Söz konusu erişim sağlayıcıların kimler olduğu ve faaliyet belgelerine ilişkin ayrıntılı bilgilere BTK’nın web sayfasından ulaşılabilmektedir. 5651 sayılı Yasanın 6. Maddesinde erişim sağlayıcıların yani İSS’lerin hukuki sorumluluğu ve yükümlülükleri düzenleme konusu yapılmıştır. Yasaya göre erişim sağlayıcıların kendi aracılığıyla erişilen bilgilerin içeriklerinin hukuka aykırı olup olmadığı ve hukuki sorumluluğu gerektirip gerektirmediği kontrol etmekle yükümlü değildir. Ancak erişim sağlayıcı öncelikle herhangi bir kullanıcısının yayınladığı hukuka aykırı içeriği, 5651 sayılı Yasaya göre haberdar edilmesi halinde ve erişim sağlayıcının teknik açıdan engelleme olanağı bulunduğu ölçüde erişimi engellemekle yükümlüdür. Erişim sağlayıcılara, yer sağlayıcılar ile benzer sorumlulukların yüklendiği görülmektedir. 5651 sayılı Yasanın 6. Maddesinin 1. Fıkrasında ikinci olarak erişim sağlayıcının sağladığı hizmetlere ilişkin, ilgili yönetmelikte, belirtilen trafik bilgilerini altı aydan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla yükümlü olacakları düzenlenmektedir. Bu bilgilerin uzunca bir süre saklanması şüphesiz faillerin ortaya çıkmasını sağlamak yönünden suçla mücadele edilmesi bakımından oldukça önemlidir. Yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde öngörülen idari para cezalarının dışında, kurum tarafından yetkilendirmenin iptaline karar verilebileceği de düzenlenmiştir.[10]

5651 sayılı Yasa kapsamında, isteğe bağlı internet yayınlarının sorumluluklarının ne olduğu ise somut olaya ve kullanılan platforma göre değişkenlik gösterecektir. Örneğin; Youtube genel olarak yer sağlayıcı konumundayken, Netflix’in içerik türüne göre içerik sağlayıcı veya yer sağlayıcı olarak sorumlu tutulması mümkündür. Netflix, farklı dizi ve filmlerin yayın hakları lisanslarını almak için içerik sağlayıcılarla ortaklık yapmaktadır. Bunun yanında Netflix Orijinal İçerikleri adı altında çeşitli içeriklerin yapımlarını üstlendiği ve yayın haklarını satın aldığı görülmektedir.[11] Bu durumda hem yer sağlayıcı hem içerik sağlayıcı sıfatını taşımakta ve sorumluluk alanı taşıdığı sıfata göre belirlenmektedir. Örneği devam ettirirsek,  Netflix’in yapımını üstlendiği bir Netflix Orijinal İçeriğinde bir suç öğesine rastlanıldığı takdirde kullanıma sunduğu içerikten tamamen sorumlu olacak ve tüm hukuki sonuçlarına katlanacaktır. Yalnızca yer sağlayıcı olarak içeriği bulundurduğu hallerde ise sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla dahi yükümlü olmayacak yalnızca usulüne uygun bir biçimde ilgililer tarafından haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak olanaklı olduğu takdirde, hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlü tutulacaktır.

B. ERİŞİM ENGELLEME KARARININ VERİLMESİ

5651 sayılı Yasa kapsamında internet öznelerinin sorumluluk alanlarını belirledikten sonra yasanın uygulama alanına değinmek yerinde olacaktır. İnternet erişimi aracılığıyla bir suçun işlendiği ya da kişilik haklarına veya özel hayatın gizliliğine tecavüz edilmesi gibi hukuka aykırı bir durumun gerçekleştirildiği şüphesinin söz konusu olması ya da bunun mahkeme kararıyla sabit olması halinde, suç unsurunu barındıran web sitesine erişim mahkeme kanalıyla gerçekleşebilir, ancak bunun yanında Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın da re’sen engellenme yetkisinin bulunduğu durumlar mevcuttur.

Esas olan, erişimin engellenmesi kararını hâkim veya mahkemenin vermesidir. Kanunun 8 inci maddesinde katalog suçlara bağlı olarak verilecek erişimin engellenmesi kararında yetkili yargısal makamlar belirlenmiştir. Soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından erişimin engellenmesi kararı verilebilecektir. Soruşturma evresinde cumhuriyet savcısı da bu yönde karar verebilmektedir. Ancak bunun için gecikmesinde sakınca bulunan bir hal olmalı ve yirmi dört saat içinde hâkimin onayına sunulmalıdır. Hâkim de kararını en geç yirmi dört saat içinde vermek durumunda olup, bu süre içinde onaylanmaması halinde koruma tedbiri cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılmak zorundadır. Madde kapsamında yargısal makamlar tarafından verilen erişimin engellenmesi kararları koruma tedbiri olarak adlandırılmaktadır. Koruma tedbiri olarak verilen erişimin engellenmesine ilişkin kararlara karşı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna başvurulabilir.

Kanunun 8 inci maddesi birinci fıkrasında iki bent halinde düzenlenmiş bulunan katalog suçlar söz konusu olduğunda, Başkanlığın idari tedbir olarak erişimin engellenmesi kararı alma yetkisi, içerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında veya yurtiçinde bulunmasına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. İçerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında bulunması halinde Başkanlık katalog suçların tamamı ile ilgili olarak erişimin engellenmesi kararını resen verebilmektedir. İçerik veya yer sağlayıcısının yurt içinde bulunması halinde ise Başkanlık katalog suçlardan sadece çocukların cinsel istismarı, müstehcenlik ve fuhuş suçlarını oluşturan yayınlarla ilgili olarak bu yetkisini kullanabilecektir.

Yasaya 2015 yılında eklenen 8/A maddesi ile yukarıda belirtilen katalog suçların yanına yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması, millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi veya genel sağlığın korunması sebepleri eklenerek kanunun kapsamı genişletilmiştir. Sayılı sebeplerin varlığı halinde hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, Cumhurbaşkanlığı veya millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi veya genel sağlığın korunması ile ilgili bakanlıkların talebi üzerine Başkan tarafından internet ortamında yer alan yayınla ilgili olarak içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı verilebilir. Cumhurbaşkanlığı veya ilgili Bakanlıkların talebi üzerine Başkan tarafından verilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı, Başkan tarafından, yirmi dört saat içinde sulh ceza hâkiminin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi hâlde, karar kendiliğinden kalkacaktır.  8/A maddesi ile adli makamların yanında idari mercilerin de yetkilendirildiği görülmektedir. Başkanlık tarafından verilen erişim engelleme kararları idari tedbir olarak nitelendirilir. İdari bir makama milli güvenlik, kamu düzeni gibi genel ve soyut sebeplerle erişim engelleme yetkisi tanınması tartışmalı olmakla birlikte, başkan tarafından verilen kararların mahkemeye onayına sunulması sağlanarak kararların kontrol edilmesi olumlu bir düzenlemedir.

Kanunun 9 uncu maddesinde kişilik haklarının, 9/A maddesinde özel hayatın gizliliğinin ihlaline bağlı olarak verilecek erişimin engellenmesi kararlarında yargısal makamların sürece katılımı düzenlenmiştir. 6518 sayılı Kanunla yeniden düzenlene 9 uncu madde uyarınca, yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilecektir. Sulh ceza hâkimi de yapılan başvuruyu en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlayarak, esas olarak sadece kişilik hakkını ihlal ettiğine hükmedilen yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak içeriğe erişimin engellenmesine hükmedecektir. Zorunlu olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemez. Ancak, hâkim URL adresi belirtilerek içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirmesi hâlinde, gerekçesini de belirtmek kaydıyla, internet sitesindeki tüm yayına yönelik olarak erişimin engellenmesine de karar verebilir.[12]

Kanunun 9/A maddesi kapsamında erişimin engellenmesi, özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini iddia edilen kişilerin Başkanlığa başvurusu ve Başkanlığın bu talebi uygulanmak üzere Birliğe göndermesi suretiyle veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde doğrudan Başkanın emri üzerine Başkanlık tarafından yapılmaktadır. Erişim bu şekilde engellendikten sonra yirmi dört saat içinde, talepte bulunanlar taleplerini sulh ceza hâkiminin kararına, Başkanlık ise kararını sulh ceza hâkiminin onayına sunar. Sulh ceza hâkiminin de kararını kırk sekiz saat içinde açıklayacağı düzenlenmiştir. Özel hayatın gizliliğinin ihlaline bağlı olarak erişimin engellenmesi öncelikle Başkanlık tarafından sağlanmakta, sonrasında yargısal makamların devreye girmesi söz konusu olmaktadır.

Genel olarak özetleyecek olursak, 5651 sayılı yasa ile yer sağlayıcı, içerik sağlayıcı ve erişim sağlayıcıların görev ve yetkilerinin düzenlendiğini, çeşitli katalog suçlar ile yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin, millî güvenlik ve kamu düzeninin, genel sağlığın, kişilik haklarının ve son olarak özel hayatın gizliliğinin koruma altına alındığını, engelleme kararının erişim engelleme kararını veren makama göre koruma tedbiri veya idari tedbir olarak adlandırıldığını söyleyebiliriz.

2. RADYO VE TELEVİZYONLARIN KURULUŞ VE YAYIN HİZMETLERİ HAKKINDA KANUN

Kanunun amacı 1. Maddesinde “Bu Kanunun amacı; radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi, ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması, medya hizmet sağlayıcılarının idarî, malî ve teknik yapıları ve yükümlülükleri ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluşu, teşkilâtı, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlemektir.” olarak tanımlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altında, her türlü teknik, usul ve araçlarla ve her ne isim altında olursa olsun elektromanyetik dalgalar veya diğer yollarla yapılan radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetleriyle ilgili hususlar yasanın kapsamına dahildir.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (bundan sonra RTÜK olarak anılacaktır) öteden beri yalnızca radyo ve televizyon yayınlarını denetmekle görevli iken 2018 yılında tüm ülkede ses getiren büyük bir değişiklikle internet yayınları da kapsamına dahil edilmiştir. Yasaya eklenen 29/A maddesine gerekçe olarak“Karasal, uydu ve kablo ortamından lisanslı olarak yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar yayınlarını aynı zamanda internet üzerinden de sunmaya başlamışlardır. Bunun yanında, Radyo ve Televizyon Üst Kuruluşundan lisansı bulunmayan pek çok kuruluş da kayıtsız olarak internet üzerinden radyo ve televizyon içeriklerini yayınlamaya başlamıştır”. Bu yayınları iletenler Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunca yetkilendirilmemişlerdir. RTÜK tarafından da “yayın iletim yetkisi” verilmiş “lisansları” yoktur. “Dolayısıyla, söz konusu kuruluşlar, yayın içerik denetiminden kaçındıkları gibi, gerek yurtiçinden çoğunlukla da yurtdışından söz konusu yayınlar nedeniyle elde ettikleri gelirler nedeniyle vergi ve benzeri mali yükümlülüklerden de kaçınmaktadırlar. Belirtilen gerekçelerle, sabit ve mobil internet alt yapıları üzerinden sunulan radyo ve televizyon içeriklerinin de denetlenmesine ihtiyaç bulunmaktadır.” içerik denetimi ve vergilendirme yükümlülüğü gösterilmiştir. Her ne kadar içerik denetiminin yapılmadığından bahsedilse de önceki bölümde değinilen 5651 sayılı yasa ile yapılan Sulh Ceza Mahkemesi ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın denetim yetkisinden bahsetmiştik. Bu bölümde, yapılan değişiklik ile birlikte RTÜK’ün yeni yetkilerine ve medya hizmetler sağlayıcıları ile platform işletmecilerinin yükümlülüklerine değinilmekle yetinilecek, kanunların birbirleriyle ilişkilendirilmesine sonraki bölümde yer verilecektir.

Klasik anlamda yapılan radyo ve televizyon yayınları hali hazırda RTÜK denetimine tabiyken yapılan değişiklikle birlikte internet ortamında sunulmaları halinde dahi kurulun denetimine alınmıştır. 29/A maddesinin 1. Fıkrasına göre hali hazırda üst Kuruldan geçici yayın hakkı ve/veya yayın lisansı bulunan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar başka herhangi bir lisans almalarına gerek olmaksızın bu hak ve lisansları ile yayınlarını bu Kanun ve 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun hükümlerine uygun olarak internet ortamından da sunabilecektir. Yani internet ortamından sunulan radyo ve televizyon yayınlarının 6112 sayılı yasaya ek olarak 5651 sayılı yasanın hükümlerine de uygun olması gerekecektir. Fıkranın devamında sadece internet ortamı üzerinden hizmet vermek isteyen medya hizmet sağlayıcılarının yayın lisansı, platform işletmecilerin ise yayın iletim yetkisi alması gerektiği ifade edilmiştir, ayrıca ilgili madde ile isteğe bağlı yayın hizmetleri kavramı hayatımıza girmiştir. İsteğe bağlı yayın hizmetleri 6112 sayılı yasanın tanımlar kısmında Programların kullanıcının seçtiği bir zamanda ve münferit isteği üzerine medya hizmet sağlayıcı tarafından düzenlenmiş bir program kataloguna bağlı olarak izlendiği veya dinlendiği yayın hizmeti” olarak tanımlanmıştır. Çalışmamızın ikinci bölümünde bu tanımdan yola çıkarak günümüzde mevcut isteğe bağlı internet yayınlarına örnekler verilmeye çalışılmıştır.

İnternet ortamından radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin sunumuna, bu hizmetlerin iletimine, internet ortamından medya hizmet sağlayıcılara yayın lisansı, platform işletmecilerine de yayın iletim yetkisi verilmesine, söz konusu yayınların denetlenmesine ve 29/A maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenebilmesi için 5. Fıkra doğrultusunda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından müştereken çıkarılan 30849 sayılı Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamı Hakkında Yönetmelik 01.08.2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yönetmeliğe göre medya hizmet sağlayıcı kuruluşlardan internet ortamından radyo yayını sunmak için talepte bulunanlara İNTERNET-RD yayın lisansı, internet ortamından televizyon yayını sunmak için talepte bulunanlara İNTERNET-TV yayın lisansı, internet ortamından isteğe bağlı yayın hizmeti sunmak için talepte bulunanlara İNTERNET-İBYH yayın lisansı verilir. Aynı medya hizmet sağlayıcı kuruluş ancak bir radyo, bir televizyon ve bir isteğe bağlı yayın hizmeti sunabilir ve bu hizmetler için ayrı ayrı yayın lisansı almak zorundadır. Medya hizmet sağlayıcı kuruluş internet ortamından yayın lisansı kapsamında sadece internet ortamından sunduğu yayınlarını kablo, uydu, karasal ve benzeri ortamlardan da sunmak istemesi halinde her bir yayın tekniği ve ortamına ilişkin olarak ayrı ayrı yayın lisansı almak zorundadır.

A. MEDYA HİZMET SAĞLAYICILAR

29/A maddesi ile yönetmeliğin medya hizmet sağlayıcı ve platform işletmecisi adı altında iki sujeye yer verildiği görülmektedir. Medya hizmet sağlayıcı, yasanın tanımlar kısmında radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti içeriğinin seçiminde editoryal sorumluluğu bulunan ve bu hizmetin düzenlenme ve yayınlanma biçimine karar veren tüzel kişi olarak tanımlanmıştır. 24 Kitchen Medya Hizmetleri Anonim Şirketi (24 Kitchen) , Turkuvaz Aktif Televizyon Prodüksiyon Anonim Şirketi (ATV), HD Yayıncılık ve Medya Hizmetleri Anonim Şirketi (Power Pop)  [13] gibi günlük hayatta kullandığımız televizyon ve radyo kanalları medya hizmet sağlayıcılardır. Medya Hizmet Sağlayıcıları, 6112 sayılı yasanın 6. Maddesine göre ticarî iletişim ile üçüncü şahıslar tarafından üretilenler de dâhil olmak üzere, yayınlanan tüm yayın hizmetlerinin içeriğinden ve sunumundan sorumlu tutulmuştur .29/A madde hükümlerine göre örnekte yer alanlar gibi hali hazırda geçici yayın hakkı veya yayın lisansı bulunan medya hizmet sağlayıcıları ile Yönetmeliğin yayımından sonra, karasal, uydu, kablolu (sadece kablolu ortamdan tek il için yayın lisansı bulunanlar hariç) veya diğer ortamlardan ilgili mevzuata uygun olarak Üst Kuruldan yayın lisansı alan kuruluşlar, lisans süreleri ile sınırlı olmak ve yayınlarını sunacakları URL adresi ve/veya yayınlarının iletimini gerçekleştirecek platform işletmecisini Üst Kurula bildirmek ve Üst Kurulca kayıt altına alınmak kaydıyla başka herhangi bir lisansa ihtiyaç duyulmaksızın yayınlarını 6112 sayılı yasa yanında 5651 sayılı yasaya da uygun olmak şartıyla internet üzerinden sunma hakkına sahiptir. Üst Kuruldan geçici yayın hakkı ve/veya yayın lisansı bulunan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar radyo ve televizyon yayın hizmetlerini internet ortamından da sunmaları halinde, bu yayınlarda değişiklik yapmadan diğer ortamlarla eş zamanlı olarak yayınlamak; isteğe bağlı yayınlarını ise aynı program kataloguna bağlı olarak sunmak zorundadır.

Ancak önemle vurgulamak isteriz ki üst Kuruldan geçici yayın hakkı ve/veya yayın lisansı bulunan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar yayın akış çizelgesinde yer alan görsel işitsel hizmetleri eş zamanlı olmadan arşivden veya depodan yayınlamak istemeleri halinde internet ortamından isteğe bağlı yayın lisansı almak zorundadırlar. Yani programların kullanıcının seçtiği bir zamanda ve/veya münferit isteği üzerine kullanılabildiği bir seçenek söz konusu olduğunda bulunan geçici yayın hakkı ve/veya yayın lisansı yetersiz kalacak bir de isteğe bağlı yayın lisansı alınması gerekecektir. Bu düzenleme yönetmeliğin 5. Maddesinin 5. Fıkrasında yer alan her bir yayın tekniğine ilişkin ayrı lisans gerekliliği düzenlemesiyle paraleldir.

Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerini sadece internet ortamından sunmak isteyen medya hizmet sağlayıcılar ise Üst Kuruldan yayın lisansı almak zorundadır. İnternet ortamından yayın lisansı münhasıran radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti sunmak amacıyla Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulan anonim şirketlere verilir. RTÜK’ün internet sitesinde yer alan “İnternet Yayın Lisansı Olan Kuruluşlar” listesinde 24 Aralık 2019 tarihi itibariyle hiçbir şirketin bulunmadığı görülmekle birlikte birçok şirketin “İnternet Ortamından Yayın İzni Başvurusunda Bulunan Kuruluşlar” listesinde yer aldığını görüyoruz. Yayın lisansı bulunan kuruluşlar şu anda mevcut olmamakla birlikte sayının günden güne artacağı rahatlıkla öngörülebilir. Yayın lisansı alınmadan yayın hizmeti yapılması halinde yönetmeliğin 10. Maddesi uyarınca medya hizmet sağlayıcısına internet ortamından yayın lisansı başvurusunda bulunabileceği, başvuru talebini içeren dilekçesi ve eki taahhütname ile birlikte üç aya tekabül eden yayın lisans ücretini peşin olarak ödemesi halinde üç ay süresince yayınlarına devam edebileceği, belirtilen süre içerisinde internet ortamından yayın lisansı verilmesi işlemlerinin tamamlanmaması ve bu süre için de hesaplanacak yayın lisansı ücretini peşin olarak ödemesi halinde ilave üç ay daha yayın hizmetlerini sunabileceği, başvuru talebini içeren dilekçesiyle birlikte taahhütnameyi sunmaz ve üç aya tekabül eden yayın lisans ücretini peşin olarak ödemez veya yayın hizmetlerine bu duyuruyu müteakiben yetmiş iki saat içerisinde son vermediği takdirde 29/A maddesinin 2. Fıkrası hükümlerine göre “Üst Kuruldan geçici yayın hakkı ve/veya yayın lisansı bulunmayan ya da bu hak ve/veya lisansı iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin yayın hizmetlerinin internet ortamından iletildiğinin Üst Kurulca tespiti halinde Üst Kurulun talebi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından internet ortamındaki söz konusu yayınla ilgili olarak içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesine karar verilebilir. Bu karar, gereği yapılmak üzere Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna gönderilir. Sulh ceza hâkimi, Üst Kurulun talebini en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara karşı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Bu madde uyarınca verilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı hakkında 5651 sayılı Kanunun 8/A maddesinin üçüncü ve beşinci fıkraları uygulanır.” kurulun talebi üzerine Sulh Ceza hakimi tarafındanyayın hakkı bulunmayan içeriklerin çıkarılmasına veya engellenmesine karar verilebilecektir. Ayrıca ilgililer hakkında yasanın 33. Maddesi uyarınca “Üst Kuruldan yayın lisansı almadan veya yayınları Üst Kurul tarafından geçici olarak durdurulmasına ya da yayın lisansı iptal edilmesine rağmen yayın yapan gerçek kişiler ile tüzel kişilerin yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürü, bir yıldan iki yıla kadar hapis ve bin günden beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Tüzel kişiler hakkında ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesindeki güvenlik tedbirleri uygulanır. İzinsiz olarak faaliyetine devam eden yayın cihaz ve tesisleri Üst Kurulca mühürlenerek kapatılır.” adli para cezasına veya hapis cezasına hükmolunabileceği ihtar edilir ve gereği yerine getirilir.

Aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca yayın lisansı olmasına rağmen lisans tipi dışında yayın yapan ve izinsiz verici tesis eden medya hizmet sağlayıcılar Üst Kurulca uyarılacak, yapılan uyarıya rağmen izinsiz yayına devam edenler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanacaktır. İnternet üzerinden yayın yapmak isteyen medya hizmet sağlayıcılarının yükümlülükleri yönetmeliğin 16. Maddesinde belirlenmiştir.

Yönetmeliğin 12. Maddesinde yayın lisansı ücretleri belirlenmiştir. Buna göre; İNTERNET-RD yayın lisansı ücreti 10.000,00 Türk lirası; İNTERNET-TV yayın lisansı ücreti 100.000,00 Türk lirası; İNTERNET-İBYH yayın lisansı ücreti 100.000,00 Türk lirasıdır. Ayrıca Yayın hizmetlerini abone ve/veya kullanıcılara ücret karşılığında ve koşullu erişim yoluyla sunan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar yıllık net satışlarının binde beşini izleyen yılın Nisan ayı sonuna kadar Üst Kurula öderler. Bilindiği üzere internet ortamında yayın yapan kuruluşları yasa kapsamında dahil etmenin en önemli amaçlarından bir tanesi vergi yükümlüsü haline getirmek istenilmesiydi. Bu amaca uygun olarak internet ortamından yayın lisans ücretleri Üst Kurul tarafından 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca ilan edilen yeniden değerleme oranında arttırılmak suretiyle belirlenerek Üst Kurulun internet sitesinde yayınlanır ve takip eden Ocak ayı başından itibaren uygulanır ve internet ortamından yayın lisans belgesinin düzenlendiği tarihte geçerli olan tarifeye göre ödeme yapılması yükümlülüğü öngörülmüştür.

Yayın lisans belgesinin geçerlilik süresi ile yenileme koşulları yönetmeliğin 14. Maddesinde öngörülmüştür. İnternet ortamından yayın lisansı on yıl süreyle verilir. İnternet ortamından yayın lisans süresinin başlangıcı belgenin düzenlendiği tarihtir. Sürenin bitimine en az iki ay kala, Üst Kurula başvuruda bulunularak internet ortamından yayın lisansının yenilenmesi talebinde bulunulabilir. Bu durumda, internet ortamından yayın lisans ücretinin taksitle ödenmek istenmesi halinde banka teminat mektubu sunma şartı aranmaz. Sürenin bitiminden sonra yapılan başvurular ancak yeni başvuru olarak değerlendirilir.

29/A maddesinin 3. Fıkra hükümlerine göre, İçerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında bulunmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu Üst Kurulun görev alanına ilişkin uluslararası andlaşmalar ve bu Kanun hükümlerine aykırı yayın yaptığı Üst Kurulca tespit edilen bir başka ülkenin yargı yetkisi altındaki medya hizmet sağlayıcılarının internet ortamından Türkçe olarak Türkiye’ye yönelik yayın yapan veya yayın dili Türkçe olmamakla birlikte Türkiye’ye yönelik ticari iletişim yayınlarına yer veren yayın kuruluşlarının yayın hizmetleri hakkında da yasanın ikinci fıkra hükümleri uygulanır. Bu kuruluşların internet ortamındaki yayınlarına devam edebilmeleri için Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altındaki diğer kuruluşlar gibi Üst Kuruldan yayın lisansı alması zorunludur.

Yönetmeliğin 18. Maddesinde internet ortamından yayın lisansının iptali düzenlenmiştir. İnternet ortamından yayın lisansı verilmesi için aranan şartlardan birinin kaybedilmesi ve 6112 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin beşinci fıkrasında düzenlenen yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşa gerekli şartları yerine getirmesi için otuz günlük süre verilir. Verilen süreye rağmen söz konusu şartı yerine getirmeyen kuruluşun yayınları üç ay süreyle durdurulur. Bu süre zarfında şartın yerine getirilmemesi halinde ise ilgili kuruluşun internet ortamından yayın lisansı iptal edilir. İnternet ortamından yayın lisansının verilmesi için gerekli şartlara uygunluğunu hile ile elde ettiği tespit edilen kuruluşun internet ortamından yayın lisansı iptal edilir. Mücbir sebep veya Üst Kurulca kabul edilecek diğer sebeplerle internet ortamından yayın hizmetini yerine getiremeyen medya hizmet sağlayıcı kuruluşun talebi halinde internet ortamından yayın lisansı sonlandırılabilir.

B. PLATFORM İŞLETMECİLERİ

Platform işletmecisi ise çok sayıda yayın hizmetini bir veya birden fazla sinyal hâline getirerek uydu, kablo ve benzeri ortamlardan şifreli ve/veya şifresiz olarak izleyicinin doğrudan alacağı şekilde iletimini sağlayan kuruluş olarak tanımlanmıştır. Platform işletmecileri yasanın 29. Maddesine göre Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından elektronik haberleşme hizmetlerini sunmak üzere yetkilendirilmektedir. Yayın hizmetlerinin iletimi faaliyetlerine ilişkin uyulması gereken idarî, malî ve teknik şartlar ise Üst Kurulca belirlenir ve şartları yerine getiren kuruluşlara yayın iletim yetkisi verilir. Platform işletmecileri medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara tarafsızlık ve hakkâniyet ölçülerinde, makul ve ayrımcılık içermeyecek koşullarda hizmet vermek zorundadır. İnternet ortamından yayın iletim yetkisi Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulan limited veya anonim şirketlere verilir. Yayın iletim yetkisi verilmesi için Kurum tarafından elektronik haberleşme hizmetlerini sunmak üzere yetkilendirilmiş bulunma şartı aranmaz. Platform işletmecilerinin medya hizmet sağlayıcı kuruluşlardan alacağı hizmet bedelleri Üst Kurulun onayı ile belirlenir. İnternet yayın platform işletmecileri yönetmeliğin 17. Maddesinin gereklerini yerine getirmekle yükümlüdür.

Yönetmeliğin 15. Maddesinde yayın iletim ücretleri belirlenmiştir. Buna göre internet ortamından yayın iletim yetkilendirme ücreti yıllık 100.000,00 Türk lirasıdır. Koşullu erişim sağlayan internet yayın platform işletmecileri bu ücrete ilave olarak, yıllık net satışlarının binde beşini, izleyen yılın Nisan ayı sonuna kadar Üst Kurula öderler. Bilindiği üzere internet ortamında yayın yapan kuruluşları yasa kapsamında dahil etmenin en önemli amaçlarından bir tanesi vergi yükümlüsü haline getirmek istenilmesiydi. Bu amaca uygun olarak internet ortamından yayın iletim yetkilendirme ücretleri Üst Kurul tarafından 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca ilan edilen yeniden değerleme oranında arttırılmak suretiyle belirlenerek Üst Kurulun internet sitesinde yayınlanacak ve takip eden ocak ayı başından itibaren uygulanacak ve internet ortamından yayın iletim yetkilendirme belgesinin düzenlendiği tarihte geçerli olan tarifeye göre ödenecektir. İnternet ortamından yayın iletim yetkilendirme ücreti takvim yılı esasına göre belirlenir. Yıl içinde yayın iletim yetkilendirme belgesi verilmesi halinde yetkilendirme ücreti yılın kalan kısmı için kıst olarak hesaplanır.

Yayın iletim yetkisi almadan yayın hizmeti yapılması halinde Yönetmeliğin 11. Maddesi uyarınca platform işletmecisine internet ortamından yayın iletim yetkisi başvurusunda bulunabileceği, başvuru talebini içeren dilekçesi ve eki taahhütname ile birlikte üç aya tekabül eden yayın iletim yetkilendirme ücretini peşin olarak ödemesi halinde üç ay süresince yayın hizmeti iletimine devam edebileceği, belirtilen süre içerisinde internet ortamından yayın iletim yetkisi işlemlerinin tamamlanmaması ve bu süre için de hesaplanacak yayın iletim yetkilendirme ücretinin peşin olarak ödenmesi halinde ilave üç ay daha yayın hizmetlerini iletebileceği, başvuru talebini içeren dilekçesiyle birlikte taahhütnameyi sunmaz ve üç aya tekabül eden yayın iletim yetkilendirme ücretini peşin olarak ödemez veya yayın hizmetlerinin iletimine bu duyuruyu müteakiben yetmiş iki saat içerisinde son vermediği takdirde 29/A maddesinin 2. Fıkrası hükümlerine göre “Üst Kuruldan geçici yayın hakkı ve/veya yayın lisansı bulunmayan ya da bu hak ve/veya lisansı iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin yayın hizmetlerinin internet ortamından iletildiğinin Üst Kurulca tespiti halinde Üst Kurulun talebi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından internet ortamındaki söz konusu yayınla ilgili olarak içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesine karar verilebilir. Bu karar, gereği yapılmak üzere Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna gönderilir. Sulh ceza hâkimi, Üst Kurulun talebini en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara karşı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Bu madde uyarınca verilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı hakkında 5651 sayılı Kanunun 8/A maddesinin üçüncü ve beşinci fıkraları uygulanır.” kurulun talebi üzerine Sulh Ceza hakimi tarafındanyayın hakkı bulunmayan içeriklerin çıkarılmasına veya engellenmesine karar verilebileceği ihtar edilir ve gereği yerine getirilir.

İnternet yayın platform işletmecileri ayrıca Üst Kuruldan internet ortamından yayın lisansı bulunmayan veya internet ortamından yayın lisansı iptal edilen medya hizmet sağlayıcılar ile Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu Üst Kurulun görev alanına giren uluslararası antlaşmalar ve 6112 sayılı Kanun hükümlerine aykırı yayın yaptığı Üst Kurulca tespit edilen bir başka ülkenin yargı yetkisi altındaki medya hizmet sağlayıcılarının yayın hizmetlerinin iletimini, Üst Kurul kararının tebliğini müteakiben durdurur. Tebliğe rağmen yayın hizmetlerinin iletimini durdurmayan veya diğer yükümlülüklerini Üst Kurulca verilen süre içinde yerine getirmeyen platform işletmecisinin yayın iletim yetkisi iptal edilir ve bu durum Kuruma bildirilir.

29/A maddesinin 3. Fıkra hükümlerine göre içerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında bulunmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu Üst Kurulun görev alanına ilişkin uluslararası andlaşmalar ve bu Kanun hükümlerine aykırı yayın yaptığı Üst Kurulca tespit edilen bir başka ülkenin yargı yetkisi platform işletmecilerinin yayın hizmetlerinin internet ortamından iletimini sağlayan yayın kuruluşlarının yayın hizmetleri hakkında da yasanın ikinci fıkra hükümleri uygulanır. Bu kuruluşların internet ortamındaki yayınlarına devam edebilmeleri için Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altındaki diğer kuruluşlar gibi platform işletmecilerinin yayın iletim yetkisi alması zorunludur.

C. BİREYSEL İLETİŞİM HİZMETLERİ

Bireysel İletişim Hizmetleri, Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı İnternet Yayınlarının İnternet Ortamından Sunumu Hakkındaki Yönetmeliğin 3. Maddesinde, “Kişiler arası görsel-işitsel etkileşim ve iletişimi sağlama yolu” olarak tanımlanmış ve yönetmeliğin kapsamının dışında bırakılmıştır. Şahsi Youtube kanalları, Facebook ve Instagram gibi platformlardan yapılan canlı yayınlar, Skype Görüşmeleri ve Periscope gibi yeni uygulamalar kişiler arası görsel işitsel etkileşim denildiğinde ilk akla gelenlerdir. Bireysel iletişim hizmetlerini belirlerken düzenli ve bir yayın akış çizelgeye bağlı olarak yayın yapılıp yapılmadığı noktasından hareket edilebilecektir. Ancak internet hızla gelişmeye devam etmektedir ve sayma yoluyla verdiğimiz örnekler kanunun uygulama alanını belirtmek yönünden yetersiz kalmaktadır. Kanun veya yönetmelikte birçok belirsiz alan bulunmakta olup çıkan her uyuşmazlığın somut, kendi özelliklerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. RTÜK Üyesi Faruk Bildirici çıkan yeni yasada çok sayıda belirsiz ve “gri alan” olduğunu, RTÜK’ün bunu mutlaka özgürlükler lehinde netleştirmesi gerektiğini,şu anki hali ile ise bu belirsiz alanlarda belirleyici olanın RTÜK’ün tavrı olduğunu belirtmiş ve belirsizliklere vurgu yapmıştır. [14] Kanuna eklenen 29/A maddesinin yürürlüğe girmesi üzerine başlayan tartışmalara ise o dönemin RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin “Paylaşım siteleri, sosyal medya gibi mecralar bunun içinde değil. İnternet ortamından yapılan yayıncılık faaliyetlerini kapsıyor” şeklinde yanıt vermiştir.

Bireysel İletişim Hizmetlerinin yasa kapsamının dışında bırakılması şüphesiz yerinde bir düzenlemedir. Aksinin kabulü halinde yalnızca sıradan internet kullanıcısı olan vatandaşların 100.000,00-TL ücret ödeyerek yayın lisansı alması zorunluluğu interneti kullanılamaz bir alan haline getirecektir. Ancak kanunun uygulama alanının kanun ve yönetmelikte tam olarak belirgin olmaması, uygulamayı son derece sakıncalı olarak idarenin inisiyatifine bırakmaktadır. Dolayısıyla gerek 6112 sayılı Kanunun 29/A maddesi gerek yönetmelik hükümlerinin “kanunun öngörülebilirliği” ilkesi karşısında durumu tartışmalıdır.[15]

4. DEĞERLENDİRME

5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ile 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkındaki Kanuna eklenen 29/A maddesinin varlığı başta isteğe bağlı internet yayınları olmak üzere internet üzerinden yapılan tüm yayınların niteliğini oldukça değiştirecek ve aynı konuda iki kanun ve iki idari kurumun mevcudiyeti uygulamada problemlere yol açabilecektir.

İnternet doğası gereği “izin alınması gerekmeyen” , “serbestçe faaliyet gösterilebilen” bir “özgürlükler alanı”dır.[16] İnterneti izin rejimine tabi tutmak, sistemin doğası ile örtüşmez. [17]

Netflix, BluTv, PuhuTV gibi platformlar kullanıcıların belirli bir ücret ödeyerek içerik erişimi sağladığı oluşumlardır. Yayın lisansı bulunmaması sebebiyle bu siteler hakkında verilecek erişim engelleme kararları şüphesiz ilk olarak kullanıcıların haklarını ihlal edecektir. Kullanıcılar abone oldukları hizmete erişemez hale gelecek ve TBK Genel Hükümleri kapsamında ödedikleri kullanım bedelini geri almak isteyecek ve bu durum özellikle münhasıran yurtdışından yayın yapan kuruluşlar açısından oldukça problem yaratacaktır. Öte yandan Netflix gibi platformlara abonelik ücretli olduğu için, buradaki platformların içeriklerinin herkese açık ve ücretsiz yayın yapan platformlardan farklı olması ve ücret ödeyen abonenin “sansürsüz bir yayın” beklentisi içerisinde olması oldukça doğaldır.[18]

Yasa RTÜK’e internet üzerinden yayın lisansı/yayın iletim yetkisi almayan sitelere erişimin engellenmesi için Sulh Ceza Mahkemesine müracaat hakkı tanımaktadır. Sulh Ceza Mahkemesi talep üzerine 24 saat içerisinde dosya üzerinden inceleme yaparak duruşma yapmaksızın erişime engelleme kararı verebilecektir. Erişimin engellenmesinde öncelikle nesne (URL) tabanlı erişim engellenmesi kararı verilecektir. Bununla birlikte “teknik olarak ihlale ilişkin içeriğe erişim engellenmesi yapılamadığı veya ilgili içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla ihlalin önlenemediği durumlarda, internet sitesinin tümüne yönelik olarak erişimin engellenmesi kararı” verilebilecektir.[19]Sitenin tümüne yönelik erişimin engellenmesi kararı verilebilecek olması Netflix gibi platformların çalışma mantığı gereği, platformların tümüne erişim engeli konması sonucunu doğurabilecektir. Ancak burada şöyle bir sorun ortaya çıkmaktadır. RTÜK’ün kararlarına karşı 6112 Sayılı Kanunun 32/9 ve 7/3 maddeleri gereğince idari yargıda iptal davası açmak mümkündür. İdari yargıda açılacak olan davalarda karşı tarafa (medya hizmet sağlayıcı/platform işletmecisi) savunma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkı tanındıktan sonra deliller toplanarak karar verilir. Oysa bu düzenleme ile yetki idari yargıya değil, sulh ceza hakimine tanınmıştır. Sulh Ceza Hakimi kararı duruşma açmadan “dosya üzerinden” vereceği için medya hizmet sağlayıcıya savunma hakkı tanınması mümkün değildir.[20] Hakkında erişim engelleme kararı verilen internet sujesi bu karara karşı ancak 5271 sayılı CMK’nın 267. Vd. maddelerine göre itiraz edilebilecektir. [21] Bu durum açıkça adil yargılanma hakkının ihlaline yol açacaktır.

İnternet ortamında yapılan yayınları denetleme ve yayınlara yapılan erişimi engelleme talep etme yetkisinin bir medya kuruluşu olan RTÜK’e tanınmasının ne derece doğru bir uygulama olacağı büyük bir soru işaretidir. İnternet doğası gereği klasik medyadan farklı bir alan olup; bu alanlara ilişkin yetkilerin aynı kuruluşa verilmesi özellikle uygulamada sorunlara yol açabilecektir. Diğer yandan böyle bir yetki zaten hali hazırda Bilgi Teknolojileri ile İletişim Kurumu’na tanınmış durumdadır. Ayrıca aynı yetkinin tekrar RTÜK gibi bu kurumlarla esasen görev yönünden bir ilişkisi olmayan başka bir kuruma verilmesi halinde söz konusu kurumlar arasında yetki çatışmasının yaşanılması kaçınılmaz olmaktadır.[22] BTK internetteki aykırı içeriğin engellenmesi konusunda 5651 sayılı Kanun ile açıkça yetkilendirilmiştir. Bir kurumun  “kapatma” yönündeki kararına karşın, diğer kurumun “yayına devam” kararı hukuk güvenliğini zedeleyebilecektir. Nitekim çıkarılan yönetmelik de bunun önüne geçemeyecektir.  

SONUÇ

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte her gün daha fazla hayatımıza giren internetin yapısı günden güne genişleyerek değişmiştir. Kıyafet ve market alışverişi internetten yapılmaya başlanmış, internet üzerinden yemek sipariş sitelerinin artması üzerine yeme alışkanlıklarımız dahi değişmiştir. Şüphesiz en büyük değişim ise iletişim ve iletişim teknolojileri anlamında yaşanmıştır. Televizyon ve radyo takibi giderek azalmış, bunun yerine kişiye istediği zaman istediği yerden erişim imkanı tanıyan Netflix, PuhuTv, Youtube, BluTv gibi internet uygulamalarının kullanımı ise günden güne artmıştır. Bu uygulamalar senelerdir hayatımızda olmakla birlikte “İsteğe Bağlı İnternet Yayınları “ kavramı çok yeni bir kavram olup RTÜK’e eklenen 29/A maddesi beraberinde hayatımıza girmiştir. Yapılan düzenleme ile birlikte 5651 sayılı yasanın verdiği yetkiye dayanarak internetin kontrolü hususunda asli yetkili olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun yanında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu da yetkili hale gelmiştir. Erişimin engellenmesi gibi özgürlüğün kısıtlanması anlamına gelmekte olup herhangi bir idari kurumun yetkisi bile yeterince tartışmalıyken aynı konuda iki kuruma yetki tanınması uygulamada oldukça problem yaratacak ve yetki çatışmalarına sebep olacaktır. Ayrıca Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun yapısı incelendiğinde internet yayınlarının tümünü inceleyecek ve denetleyecek herhangi bir maddi veya insani donanıma sahip olmadığı açıkça görülecektir.

Neredeyse sınırı olmadığı söylenebilir internet ile internette yayınlanmış veya yayınlanacak yayınların tümünün denetimi neredeyse imkansızdır. Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 01 Ağustos 2019 tarihinden bugüne kadar ise Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun dikkate değer herhangi bir talebi ve bu doğrultuda verilmiş bir erişim engelleme kararı bulunmamaktadır. Kanaatimce bu düzenlemenin amacı sansürden çok günden güne kan kaybeden mevcut medya kuruluşlarına çok büyük bir alternatif oluşturan isteğe bağlı internet yayınlarını yayımlayan ve ileten medya hizmet sağlayıcıları ile platform işletmecilerinden gelir elde etme amacıdır. Yine de mevcut iki yasa (diğer yasal düzenlemeler ayrı tutulmak üzere ) ve iki idari kurumun varlığının yarattığı belirsizlik ile oluşabilecek çelişkilerin giderilebilmesi amacıyla derhal gri alanların netleştirilmesi gerekmektedir.

KAYNAKÇA

KLASİK KAYNAKLAR

  1. Artun Avcı, Türkiye’de İnternet ve İfade Özgürlüğü, Legal Yayınları, İstanbul, 2013
  2. Barış Günaydın, İnternet Yayıncılığı ve İfade Özgürlüğü, Adalet, Ankara, 2010
  3. Berrin Bozdağan Akbulut, Bilişim Suçları, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Konya, 2000
  4. Billy Baron/Jill H. Ellsworth/Kevin M. Savetz, Internet Unleashed, Çev: Nezihe Bahar/Devrim Türkmen, İstanbul, Sistem Yayıncılık, 1998
  5. Cankat Taşkın, İnternete Erişim Yasakları, Seçkin Yayınları, Ankara, 2016
  6. Emrah Birlik, İnternette Erişimin Engellenmesi, Academia, 2014
  7. Kayıhan İçel-Yener Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2009
  8. Murat Volkan Dülger, Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku, Seçkin Yayıncılık, İstanbul, 2012
  9. Murat Volkan Dülger, RTÜK Denetimi İnternete Yeni Bir Yasak Mı Getiriyor? RTÜK’e Eklenen 29/A Maddesinin 5651 Sayılı Kanun Kapsamında Değerlendirilmesi, Academia, Ankara, 2019
  10. M. Artuk ARDIÇOĞLU, Türk İdare Hukukuna Yeni Bir Katkı : Erişim Sağlayıcıları Birliği, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2014
  11. Olgun Değirmenci, Bilişim Suçları, Legal Yayıncılık, Ankara, 2003
  12. Olgun Değirmenci, Netflix’in Sonu mu? Düzenleme – Sansür Sarkacında “Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik Taslağı, Terazi Hukuk Dergisi, Ankara, 2019

WEBSİTESİ KAYNAKLARI;

  1. https://help.netflix.com/tr/node/4976
  2. https://www.rtuk.gov.tr/medya-hizmet-saglayicilar/3747/1995/kablo-yayin-lisansi-olan-kuruluslar-listesi-rd-ve-tv-olarak.html
  3. http://www.gazzetta9.com/ozel-haber/rtuk-ten-youtube-ayari
  4. https://www.academia.edu/36256264/6112_SK_29-AileRT%C3%9CKe_verilen_eri%C5%9Fim_yasa%C4%9F%C4%B1_tedbirinin_de%C4%9Ferlendirilmesi.pdf

[1] Billy Baron/Jill H. Ellsworth/Kevin M. Savetz, Internet Unleashed, Çev: Nezihe Bahar/Devrim Türkmen, İstanbul, Sistem Yayıncılık, 1998, s.4; Akbulut, Bilişim Suçları, s.546, 547; Değirmenci, Bilişim Suçları, S.23,24

[2] Ali Osman Özdilek, İnternet ve Hukuk, İstanbul, Papatya Yayıncılık, 2002, s.13

[3] Emrah Birlik, İnternette Erişimin Engellenmesi, 2014

[4] Kayıhan İçel-Yener Ünver, Kitle Haberleşme Hukuku, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2009

[5] Emrah Birlik, İnternette Erişimin Engellenmesi, 2014

[6] Barış Günaydın, İnternet Yayıncılığı ve İfade Özgürlüğü, Adalet, Ankara, 2010

[7] 01.08.2019, 30849, Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik, m.4/f

[8] Murat Volkan Dülger, Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku, Seçkin Yayıncılık, İstanbul, 2012, s.712

[9] Murat Volkan Dülger, Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku, Seçkin Yayıncılık, İstanbul, 2012, s.724

[10] Murat Volkan Dülger, Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku, Seçkin Yayıncılık, İstanbul, 2012, s.726

[11] https://help.netflix.com/tr/node/4976

[12] M. Artuk ARDIÇOĞLU, TÜRK İDARE HUKUKUNA YENİ BİR KATKI: ERİŞİM SAĞLAYICILARI BİRLİĞİ, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2014

[13] https://www.rtuk.gov.tr/medya-hizmet-saglayicilar/3747/1995/kablo-yayin-lisansi-olan-kuruluslar-listesi-rd-ve-tv-olarak.html

[14] http://www.gazzetta9.com/ozel-haber/rtuk-ten-youtube-ayari

[15] Olgun Değirmenci, Terazi Hukuk Dergisi, Ankara, 2019

[16] Cankat Taşkın, İnternete Erişim Yasakları, Seçkin Yayınları, Ankara, 2016

[17] Artun Avcı, Türkiye’de İnternet ve İfade Özgürlüğü, Legal Yayınları, İstanbul, 2013

[18] https://www.academia.edu/36256264/6112_SK_29-AileRT%C3%9CKe_verilen_eri%C5%9Fim_yasa%C4%9F%C4%B1_tedbirinin_de%C4%9Ferlendirilmesi.pdf

[19] Olgun Değirmenci, Terazi Hukuk Dergisi, Ankara, 2019

[20] https://www.academia.edu/36256264/6112_SK_29-AileRT%C3%9CKe_verilen_eri%C5%9Fim_yasa%C4%9F%C4%B1_tedbirinin_de%C4%9Ferlendirilmesi.pdf

[21] Olgun Değirmenci, Terazi Hukuk Dergisi, Ankara, 2019

[22] Murat Volkan Dülger, RTÜK Denetimi İnternete Yeni Bir Yasak Mı Getiriyor? RTÜK’e Eklenen 29/A Maddesinin 5651 Sayılı Kanun Kapsamında Değerlendirilmesi, Academia, Ankara, 2019

Begüm BÖREKCİ
Ankara, 2020